Makaleler

Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Davasında Hangi Zararlar İstenebilir!

Ölümlü trafik kazası tazminat davası, kazada hayatını kaybeden kişinin yakınları tarafından çeşitli zararların talep edilebilmesi adına açılan davadır. Bu zararlar, genellikle maddi ve manevi zararları kapsar. Türkiye’de trafik kazası tazminat davaları, genellikle Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’na dayanır. Bu davalarda talep edilebilecek zararlar, davanın özelliklerine ve tarafların durumuna göre değişebilir. Bu nedenle, bu tür durumlarda bir avukattan hukuki danışmanlık almak önemlidir.

Trafik kazası nedeniyle ölüm gerçekleşmişse, kusurlu taraf veya tarafların sorumluluğu ve tazminat talepleri bu davada değerlendirilir. Ölümlü trafik kazası sonucunda tazminat alabilmek için bazı belgeler gerekir. Bu evrakların başında trafik kazası tespit tutanağı gelir. Bununla birlikte ölüm muayene raporu, aile nüfus kayıt örneği, veraset ilamı, vefat eden kişinin gelir durumunu gösteren belge, SGK geliri varsa gelirin peşin değerini gösteren belge ile tanık ifadeleri, kaza anı fotoğrafları gibi belgeler gerekmektedir.

Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Davasında Maddi Zararlar

Ölümlü trafik kazası tazminat davasında maddi zararlar şunlardır:

  • Kazada hayatını kaybeden kişinin cenaze masrafları, defin işlemleri, mezar yeri ücretleri gibi maddi harcamalar
  • Kazada hayatını kaybeden kişinin ailesinin, onun sağ olsaydı sağladığı finansal desteği kaybetmesi nedeniyle oluşan maddi zararlar
  • Kazadan önceki tedavi ve bakım masrafları

Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Davasında Manevi Zararlar

Ölümlü trafik kazası tazminat davasında manevi zararlar şunlardır:

  • Kazada hayatını kaybeden kişinin yakınlarının duygusal acı ve sefaleti nedeniyle talep edilebilecek tazminat
  • Kazada hayatını kaybeden kişinin eş, çocuklar veya diğer mirasçılarının manevi zararları için talep edilebilecek tazminat
  • Kayıp yaşam kalitesi, ölüm anındaki acı ve ıstırap gibi faktörlere dayanabilen kazadan kaynaklanan diğer manevi zararlar
Makaleler

Boşanma Davaları Hakkında Sık Sorulan Sorular!

Boşanma davaları mevcut evlilik birliğinin hukuksal olarak sona erdirilmesi için yasal bir süreçtir. Bu süreçte çiftlerin birçok konuda doğru kararlar vermesi gerekmektedir. Son derece hassas olan bu durum çiftler tarafından pek çok konuda bilgi edinme ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Genellikle boşanma aşamasında çiftler tarafından merak edilen konular;

  • Boşanma süreci nasıl işler?
  • Boşanma davası nasıl açılır?
  • Anlaşmalı boşanma nedir?
  • Çekişmeli boşanma nedir?
  • Boşanma sürecinde çocukların durumu nasıl değerlendirilmelidir?
  • Boşanma davası ne kadar sürer?
  • Boşanma davalarında mal paylaşımı gibi kritik konulardır.

Boşanma Davalarında Sorumluluklar ve Haklar

Evlilik birliğinin resmi olarak sonlandırılması olarak tabir edilen boşanma işlemi, çiftlerin hem haklarının hem de sorumluluklarının belirlendiği hassas bir konudur. Boşanma davasında süreç farklı nedenlerden ötürü değişkenlik göstermektedir.

Boşanma sürecinde tarafların hakları ele alındığında ilk akla gelen madde, herkesin adil bir yargılanma hakkının olduğu şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum her iki tarafın da haklarının adil bir biçimde korunmasını sağlamaktadır. Bunun akabinde boşanmada mal paylaşımları konusunda adil kararlar verilmesi gelmektedir.  Boşanan çiftler açısından en zor ve hassas konulardan birisi olan çocukların durumu bireysel çıkarlar bir kenara bırakılarak ve çocuklar için en ideal çözümler uygulanarak ele alınmalıdır.

Boşanma aşamasında taraflar dürüstlük ve şeffaflık ilkelerine uymak zorundadır. Boşanma sürecinde mahkeme kararları uygulanırken her iki tarafın ve özellikle çocukların iyiliği yönünde uygulanmalıdır.

Boşanma Davası Açmak İçin Nereye Başvurulur?

Çiftler arasında evlilik birliğinin bitmiş olması ve bu durumun hukuken resmileştirilmesi için açılacak olan boşanma davaları davacı eşin ikamet ettiği yerde bulunan aile mahkemesine yapılan başvurular ile başlatılmaktadır. Bir başka başvuru yeri olarak ise;  Boşanma davalarında yetkili mahkemeler çiftlerin son 6 ay birlikte yaşadıkları yer aile mahkemesi olarak bilinmektedir.

Makaleler

Araç Değer Kaybı Nedir? Dava Açılabilir mi?

Araç değer kaybı, bir aracın kaza geçirmesi, hasar görmesi veya onarıma ihtiyaç duyması sonucu piyasa değerinin azalması durumunu ifade eder. Bu durum, aracın geçmişindeki hasar nedeniyle potansiyel alıcıların gözünde değer kaybetmesi anlamına gelir. Araç değer kaybı genellikle bir araç sahibi için ek bir maliyet ve kayıp anlamına gelmektedir. Araç değer kaybına ilişkin önemli konulardan birkaç tanesi şu şekilde sıralanabilir:

  • Diminished value, yani azalan değer
  • Değer kaybı tazminat talepleri
  • Azalan değer raporları
  • Sigorta şirketlerinin tutumu
  • Hukuki yardım

Araç değer kaybı konusunda dava açılabilir, ancak bu durum, yerel yasalara ve sigorta poliçesine bağlı olarak değişir. Bu nedenle, araç sahipleri durumlarını değerlendirmek ve gerektiğinde hukuki yardım almak için bir avukatla görüşülmelidir. Azalan değer, aracın kaza veya hasar geçirmesinden kaynaklanan değer kaybını ifade eder. Araç sahibi, aracın değer kaybını telafi etmek için bir tür trafik kazası maddi tazminat talep edebilir.

Bazı bölgelerde araç sahipleri, değer kaybı nedeniyle maddi tazminat talep edebilir. Ancak, bu taleplerin kabul edilip edilmeyeceği, yerel yasalara ve sigorta poliçesine bağlı olarak değişebilir. Azalan değeri belgelemek için bağımsız azalan değer raporları kullanılabilir. Bu raporlar, aracın değer kaybını somut bir şekilde ortaya koymak için kullanılır. Sigorta şirketleri, genellikle değer kaybı taleplerine karşı direnç gösterir.

Ancak, bazı durumlarda sigorta şirketleri poliçe şartlarına ve yerel yasalara bağlı olarak değer kaybı taleplerini değerlendirir. Araç değer kaybı talepleri, genellikle hukuki bir süreci gerektirir. Bir avukatın yardımıyla, araç sahibi haklarını savunabilir ve adil bir tazminat talep edebilir. Araç değer kaybı talepleri, genellikle bir kaza sonucu hasar gören aracın değerindeki düşüşü ifade eder. Bu değer kaybı, aracın satış değerindeki azalma olarak ortaya çıkar ve aracın yeniden satılabilirliğini ve piyasa değerini etkileyebilir.

Araç Değer Kaybı Talebi Hukuki Süreç

 

Araç değer kaybı talebi için hukuki bir süreç söz konusudur. Genel olarak, araç değer kaybı talebine ait hukuki süreç şu şekildedir:

  • İlk adım, aracın bir kaza sonucu hasar görmesi ve bu nedenle değer kaybına uğramasıdır. Kaza sonrası, araç sahibi genellikle bir değer kaybı uzmanına başvurarak aracın yeni değerini belirlemesini talep eder.
  • Değer kaybı genellikle kasko sigortası kapsamında değerlendirilir. Araç sahibi, kaza sonrasında sigorta şirketiyle iletişime geçer ve değer kaybı talebini sunar. Sigorta şirketi, talebi değerlendirmek için kendi uzmanlarını gönderebilir.
  • Araç sahibi, değer kaybı talebini içeren bir belge hazırlar. Bu belge, kaza detayları, aracın önceki ve yeni değeri, değer kaybı uzmanının raporu ve diğer ilgili bilgileri içerir.
  • Sigorta şirketi, değer kaybı talebini inceleyerek uygun bulabilir veya reddedebilir. Değer kaybının kabul edilmesi durumunda, sigorta şirketi araç sahibine tazminat öder.
  • Sigorta şirketi, değer kaybı talebini kabul etmez veya araç sahibi tazminat miktarını yeterli bulmazsa, uyuşmazlık durumunda hukuki adımlar atılabilir. Bu noktada, araç sahibi bir avukata başvurabilir ve mahkeme yoluna gidebilir.
  • Mahkeme süreci, değer kaybı talebinin yargı yoluyla çözülmesini içerir. Her durum farklı olduğundan, mahkeme süreci değişiklik gösterebilir. Ancak, genel olarak, taraflar delillerini sunar, tanıklar ifade verir ve mahkeme değer kaybı talebini değerlendirir.
Makaleler

Anlaşmalı Boşanma Süreci Nasıl İşler?

Anlaşmalı boşanma süreci başlangıcında eşler tek bir avukat ile veyahut ayrı ayrı avukat tutarak uzlaşma sağladıkları konularda yazacakları dilekçe ile aile mahkemesine başvurabilirler. Duruşmaya taraflardan katılım olmazsa duruşma yakın bir tarihe ertelenir ya da davacı eşe çekişmeli boşanma dava dilekçesi sunması için bir süre izin verilir.

Duruşmaya iki taraf da katılınca mahkeme iki tarafa da protokolü kendilerinin mi imzaladığını ve boşanmak isteyip istemediklerini sorar. Her iki eş de boşanmayı istiyorsa ve hâkim de uygun görüyorsa, protokolü onaylayarak tek celsede boşanmaya karar verir.

Anlaşmalı Boşanmada Mahkeme Süreci ve Onay Aşaması

  • Çiftler, boşanma konusunda anlaşmaya varmalıdır. Bu, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti ve diğer konulardaki anlaşmaları içerir.
  • Çiftler, anlaşmalı boşanma davası için mahkemeye başvurur.
  • Mahkemeye başvuru dilekçesinde, çiftlerin kişisel bilgileri, evlilik tarihi, anlaşmanın detayları ve diğer gerekli bilgiler yer alır.
  • İlk duruşmada, mahkeme anlaşmayı inceleyerek tarafların gerçekten anlaştığını ve bu anlaşmanın çocukların çıkarlarını koruduğunu kontrol eder.
  • Mahkeme, bir bekleme süresi belirler. Bu süre, çiftlerin boşanma kararından vazgeçip vazgeçmediklerini düşünmelerine olanak tanır.
  • Bekleme süresi sona erdikten sonra, mahkeme çiftleri son duruşmaya çağırır.
  • Mahkeme, anlaşmalı boşanmanın uygun olduğuna karar verirse, boşanma kararı onaylanır.

Anlaşmalı Boşanma Sürecinin Avantajları

Çiftler; mal paylaşımı, çocukların velayeti, nafaka ve diğer hukuki konularda anlaşma sağlarlar. Bu anlaşmaların yazılı bir belgeye dökülmesi ve mahkeme tarafından onaylanması önemlidir. Anlaşmalı boşanmada mahkeme süreci daha hızlıdır, çünkü çiftler mahkemeye gitmeden önce anlaşmışlardır. Mahkemeye gitme ihtiyacı sadece anlaşmazlık durumlarında ortaya çıkar. Mahkeme, çiftlerin sunduğu anlaşmayı değerlendirir ve adil bulduğunda boşanma kararını onaylar. Bu noktadan sonra çiftler resmi olarak boşanmış sayılırlar.

Makaleler

İş Kazasında Bedensel Zararlar!

İş kazaları beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan ve işçinin hayatını olumsuz yönde etkileyen olgulardır. İş kazalarının kimileri işçinin bedensel olarak büyük zararlara uğramasına neden olabilmektedir. İş kazalarında ortaya çıkan bedensel zararlar kazanın durumuna göre farklılık göstermektedir. Genel olarak iş kazalarında ortaya çıkan bedensel zararlar ise;

  • Kırıklar ve çıkıklar
  • Kesikler ve yaralanmalar
  • Termal yanıklar
  • Soğuk yanıkları
  • Kimyasal yanıklar ve zehirlenmeler
  • İç organ yaralanmaları
  • Travmalar ve beyin sarsıntıları şeklindedir.

Kişinin yaptığı iş kolu ile yakından alakalı olan yaralanma türleri kimi zaman uzuv kayıplarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

İş Kazalarında Bedensel Zararlara İlk Müdahale

İş kazalarının oluşması ile kazazedeye yapılacak ilk müdahale büyük önem taşımaktadır. İşçinin beden bütünlüğünün bozulmaması ve yaralanmanı şiddetinin azaltılması için profesyonel sağlık yardımı gelene kadar kazazedeye doğru biçimde müdahale edilmesi son derece önemlidir.

İş kazası geçiren kişiye ne yapılmalı sorusu iş koluna göre tüm işyeri çalışanları tarafından mutlaka bilinmeli ve gerektiği halde uygulanmalıdır. Bu konuda gerekli eğitimler işveren tarafından sağlanmalı ve gerekli görülmesi halinde tatbikatlar şeklinde hazırlık yapılmalıdır.

İş Kazası Geçiren Kişiye Neler Yapılır?

Kazanın oluş şeklinde ve şiddetine göre değişkenlik gösterecek olan iş kazası sonuçlarının minimum düzeye çekilmesi için doğru yaklaşımlar ile iş kazasına müdahale etmek son derece büyük önem taşmaktadır. İş kazası geçiren kişiye neler yapılır diye bakıldığında ise; öncelikli olarak kaza bölgesinin diğer kişilerin yaralanmasına neden olmayacak şekilde güvenli bir hale getirilmesi gelmektedir.

İşçinin yaralanması durumunda sağlık personeline vakit kaybetmeden haber verilmeli ve sağlık personeli gelene kadar işçinin rahatlatılması sağlanmalıdır. Bu aşamada yanlış bilinen veya eksik bilgiler ile müdahaleden mutlaka kaçınılmalıdır. Yanlış bir uygulamanın dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır.

Makaleler

Trafik Kazaları Ve Doğurduğu Hukuki Sonuçlar Nelerdir?

Trafik kazası sonucunda bazen maddi zararlar meydana gelmekte ve bazen de kaza, yaralanma veya ölümle sonuçlanmaktadır. Trafik kazaları ve doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir diye sorulacak olursa her türden trafik kazası, birtakım hukuki sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca trafik kazası tazminat davası zaman aşımı süresi de bulunmaktadır. Trafik kazalarında kusur sorumluluğu, tehlike sorumluluğu ve olağan sebep sorumluluğu gibi 3 tip sorumluluk bulunmaktadır.

Kazaya karışan kişiler, maddi veya manevi zararlarını tazmin etmek için tazminat talebinde bulunabilir. Bu zararlar araç hasarı, tıbbi masraflar, iş kaybı, ağrı ve acı gibi unsurları içerebilir. Kaza sonucu oluşan zararlar, genellikle araç sahiplerinin trafik sigortası tarafından karşılanır. Kusurlu olan tarafın sigortası, diğer tarafın zararlarını ödemekle yükümlüdür. Trafik kazalarının kusur durumuna bağlı olarak kusurlu taraflar, cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.

Hız sınırını aşmak, alkollü araç kullanmak gibi trafik kurallarına uymama durumları, cezai yaptırımlara neden olabilir. Kazada kusur durumu belirlenemezse veya tazminat konusunda anlaşma sağlanamazsa, mahkeme süreci başlatılabilir. Mahkeme, kusur oranını belirleyerek tazminat taleplerini değerlendirir. Kazada yaralanan kişiler, geçici veya kalıcı olarak iş göremez duruma düşerlerse, bu durumda iş kaybı tazminatı talep edebilir.

Kazada hayatını kaybeden kişinin mirasçıları, ölümün neden olduğu zararlar için tazminat talep edebilir. Kusurlu olan tarafın sigorta şirketi, kusurlu sürücünün primini artırabilir veya poliçeyi iptal edebilir. Kazaya karışan taraflar arasında anlaşmazlık durumunda, hukuki işlemler başlatılabilmektedir.  Arabuluculuk, uzlaşma veya mahkeme gibi yöntemlerle uyuşmazlık çözülmeye çalışılır. Trafik kazası durumunda bir avukattan yardım almak, her zaman önemlidir.

Trafik Kazası Sonrası Kimler Dava Açabilir?

Trafik kazası sonucu kimler dava açabilir sorusu da trafik kazalarıyla ilgili olarak sıklıkla sorulan sorular arasındadır. Trafik kazası mağdurunun hayatta olması durumunda kendisi hem maddi hem de manevi tazminat davası açabilmektedir. Kaza, ölümle sonuçlanmışsa ölüm yüzünden hem maddi hem de manevi olarak zarar gören kişiler dava açma hakkına sahiptir. Ölüm, kaza sonrası hemen gerçekleşmemişse ve ölen kişi ölmeden önce tazminat davası açmışsa yine ölümden zarar görenler davaya devam edebilir.

Elbette her durum farklı olduğu için dava açma hakkı, olayın detaylarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu durum, kazaya karışan kişilerin rolü, kusur durumu ve meydana gelen zarar türlerine bağlı olarak değişebilir. Trafik kazası sonrasında hukuki hakların ne olduğunu anlamak ve korumak için bir avukattan destek almak önemlidir. Genellikle trafik kazası sonrası dava açma hakkına sahip kişiler şunlardır:

  • Kazaya karışan sürücüler, kendi araçlarının hasarı, tıbbi masrafları veya diğer maddi zararları için dava açabilir. Ancak, kusurları durumunda, diğer kusurlu taraftan tazminat talep etme hakları olabilir.
  • Kazada yaralanan kişiler, tıbbi masrafları, rehabilitasyon giderleri, iş kaybı ve diğer zararlar için dava açabilir. Bu durumda, kusurlu taraftan tazminat talep etme hakları bulunabilir.
  • Kazada hayatını kaybeden bir kişinin mirasçıları, ölümün neden olduğu zararlar için tazminat talep edebilir. Bu zararlar maddi ve manevi olabilir.
  • Kazaya karışan aracın yolcuları, kazanın kusurlu bir tarafı varsa tazminat talep edebilir. Aynı zamanda, başka bir aracın yolcusu olarak zarar gören kişiler de trafik kazası tazminat davası açabilir.
  • Kaza sonucu yaralanan veya zarar gören yaya veya bisiklet sürücüleri de tazminat talebinde bulunabilir.
  • Kazada başka araçlara veya kişilere zarar veren bir sürücü, diğer tarafların zararlarını karşılamakla yükümlü olabilir ve bu taraflar da tazminat talebinde bulunabilir.

 

Makaleler

Boşanma Davası Açmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler!

Boşanma davası açılmadan önce dikkatli edilmesi gereken önemli ve riskli konular vardır. Tarafların mali durumlarını ayrıntılı incelemeleri gerekir. Varsa mülkiyetler, mülkler ve velayet konusu da gözden geçirilmeli ve adil bir paylaşım için planlamalar yapılmalıdır. Boşanma davası açılmadan önce iyice düşünülüp uzun bir süre boyunca geçimini sağlayabilecek bir maddi güvencesi var mı yok mu dikkat etmek gerekir.

Bu davayı açan taraf kadın ise özellikle tedbir nafakası çok önemlidir. Yazışmaların uzaması veya nafaka yükümlüsünün borcunu ödememesi durumunda icra takibi gerekir. Bu bekleme sürelerini göz önünde bulundurarak olası gecikmeleri karşılayacak bir birikime sahip olmak önemlidir.

Boşanma Davası Açmadan Önce Nelere Dikkat Edilmelidir?

Boşanma davası açmadan önce dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıdaki gibidir:

  • Boşanma sürecine başlamadan eşya paylaşımı, mülkiyet hakları, velayet, ziynet eşyaları gibi konularda ne istediğinizi düşünmelisiniz.
  • Boşanma süreci, maddi ve manevi olarak zorlayıcı olabilir.
  • Boşanma süreci için gereken bütün önemli belgeleri toplamak, sürecin daha hızlı ve düzgün bir şekilde ilerlemesini sağlar.
  • Çocukların velayeti, eğitim ve ihtiyaçları üzerinde düşünmeniz gereken en önemli noktalardandır.
  • Boşanma süreci ruhen, manen de zorlayıcı olabilir. Bu sürece hazırlanmanız çok önemlidir.
  • Boşanma kararı alırken uzun vadeli sonuçları düşünmelisiniz. Finansal durum, yaşam tarzı ve çocukların geleceği gibi hayati konulara önem verin.
  • Boşanma avukatının profesyonel rehberliği, bu karmaşık sürecin kolay atlatılmasını sağlar.

Boşanma Davalarında Hâkimin Gözettiği Hususlar

Boşanma davaları için hâkimin en çok dikkat ettiği hususlar, yaşanmış olayların ispatının kusursuz bir şekilde yapılması gerekliliğidir. Aile içindeki olumsuz olayların ispatı genellikle tanık deliline dayanır. Mahkemeler, tanıkların tanıklıklarının görgüye dayalı olmasına özel bir önem verir. Çocukların velayeti, ebeveynlik planları ve çocuk desteği konularında önceden bir uzlaşı sağlanması, duygusal ve psikolojik hallerini korumak en fazla önem verilen konulardır.

Makaleler

Trafik Kazası Kusur Oranı!

Tutulan trafik kaza tespit tutanağında belirtilen kusur oranı, kazaya karışan taraflar arasındaki hukuki sorumluluğu belirler. Trafik kazası kusur oranı, kaza tespit tutanağında belirtilen kazaya karışan tarafların kusur düzeyini ifade eden bir orandır. Genellikle yüzde (%) cinsinden belirtilir. Örneğin, eğer bir sürücüye yüzde 50 kusur verilmişse, bu sürücü kazada yüzde 50 oranında kusurlu kabul edilmiş demektir.

 

Trafik kazası tespit tutanağı, trafik kazası sonrasında olay yerine gelen trafik polisi veya yetkililer tarafından hazırlanan resmi bir belgedir. Bu belgede, kazaya karışan araçların plakaları, sürücü bilgileri, kaza tarihi ve saati, kaza yerinin tarifi gibi bilgilerin yanı sıra kaza anında gözlemlenen durumlar ve kusur oranları da yer alır. Kusur oranı önemlidir çünkü bu oran, kazaya karışan tarafların maddi ve manevi sorumluluklarını belirler.

Kusur oranları, genellikle trafik kurallarına uyma, öncelik kurallarına riayet etme, hız sınırlarına uyma gibi faktörlere dayanarak belirlenir. Kusur oranları belirlemede kazanın nedenleri, görgü tanıklarının ifadeleri, güvenlik kamerası kayıtları ve diğer deliller göz önüne alınır. Ancak bu oranlar, zaman zaman kazaya karışan taraflar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir. Tutanakta belirtilen kusur oranı, kişinin lehine değilse trafik kazası kusur oranı (kaza tespit tutanağına itiraz) hakkı vardır.

Kaza Tespit Tutanağındaki Kusur Oranına İtiraz için İzlenmesi Gereken Adımlar

Kusur oranına itiraz etme hakkı varsa bu itiraz, kazanın detayları, deliller ve kanıtlar ışığında yapabilir. Kaza tespit tutanağındaki kusur oranına itiraz için izlenmesi gereken adımlar vardır. Öncelikle, tutanak üzerinde itirazın belirtilmesi gerekmektedir. Kaza tespit tutanağı üzerinde, kusur oranına itiraz etme bölümü genellikle bulunur. Bu bölümde itiraz, yazılı olarak belirtilmelidir. İtirazınızın belirtilen süre içinde yapılması önemlidir. Diğer adımlar şunlardır:

  • İtiraz Gerekçelerini Belirtme
  • Delilleri Toplama ve Saklama
  • Kaza Yerine Geri Dönme İsteği
  • Sigorta Şirketi ile İletişim
Makaleler

Boşanma Davası Açılması ve Sonuçları!

Boşanma davası açılması için, geçerli bir evliliğin olması zorunludur. Boşanmanın gerçekleşmesi noktasında mutlaka birtakım genel şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Boşanma davası sürecinde, eşler dışında çocukların hakları da mutlaka korunmaktadır.

Çocuğun velayet durumu kesinlikle göz önünde bulundurulmaktadır. Boşanma davasının kesinleşmesi noktasında, tarafların boşanma öncesi ve sonrası hayatları önem arz etmektedir. Bu açıdan boşanmayla birlikte sahip olunan hakların boşanma davası içerisinde tam anlamıyla işlenmesi, hakların tam olarak kullanılabilir olması, dava sürecinde mağduriyetlerin yaşanmaması yönünde dikkate değerdir.

Boşanma sürecinin hak ve hukuk kuralları gözetilerek devam ettirilmesi alanında uzman, deneyimli bir boşanma avukatı eşliğinde gerçekleştiğinde daha sağlıklı olacaktır. Anlaşmalı boşanma davaları tek celsede sonuçlanırken çekişmeli boşanma davası sonuçlanması daha uzun sürmektedir.

Boşanma Davası Açılması ve İlerleyen Süreç

Boşanma davasını ilk açan tarafın avantajlı olduğunu ayrıca belirtmek mümkündür. Bunun nedeni de eşlerin farklı şehirlerde yaşaması durumunda, davayı açan eşin davanın hangi mahkemede açılacağına karar verebilmesi olmaktadır. Davacı tarafın davasını isterse oturduğu yerde, isterse davalı eşin bulunduğu yerde, isterse en son 6 ayda beraber yaşadıkları yerde dava açabilmesi mümkündür.

Boşanma davasının sonuçlanması açısından durum değerlendirmesi yapıldığında, avukat tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bununla beraber tarafların avukatı olan tarafların duruşmaya katılma zorunluluğu da bulunmamaktadır. Anlaşmalı boşanma davası açısından ele alındığında, tarafların avukatı olsa dahi duruşmaya katılma zorunluluğu bulunmaktadır.

Tarafların boşanma sonucunda birbirlerinden boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat davası açması, maddi sıkıntı yaşaması muhtemel tarafa nafaka ödenmesi, süreç dahilindedir. Boşanma davası açmaya karar verilmiş olan eş dilerse ayrılık dilerse ayrılığa karar verebilmektedir. Ayrılık davaları şu şekilde değerlendirilebilir;

  • Dava yalnız ayrılık kapsamındaysa, boşanmaya karar verilmemektedir.
  • Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre kapsamında karar verilebilir.
  • Ayrılık süreci bittiğinde ortak hayat kurulmamışsa eşlerden her biri boşanma davası açabilmektedir.

Bu süreç bittiğinde ayrılık durumu kendiliğinden sonuçlanmaktadır.

Makaleler

Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasını Kimler Açabilir?

Trafik kazası nedeniyle tazminat davasını açma hakkına sahip olan kişiler, öncelikle kazaya karışan sürücülerdir. Kazaya karışan sürücüler, karşı tarafın kusurlu olduğunu düşünüyorlarsa veya karşı tarafın trafik kurallarına uymadığını düşünüyorlarsa, maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi için dava açabilir. Kazaya karışan araçlarda bulunan yolcular, kaza nedeniyle ortaya çıkan zararlarını tazmin etmek amacıyla dava açabilir. Yolcular, sürücüleri veya diğer araç sürücülerini sorumlu tutabilir.

Kaza nedeniyle yaralanan veya zarar gören yaya ve bisiklet sürücüleri de tazminat davası açabilir. Bu durumda, genellikle araç sürücüsünün kusurlu olduğunu kanıtlamak önemlidir. Trafik kazası sonucu malın hasar görmesi durumunda mal sahipleri, malın değerini veya onarım maliyetini talep etmek amacıyla dava açabilir. Eğer bir trafik kazası sonucu bir kişi hayatını kaybederse, bu kişinin varisleri, ölen kişinin kusurlu olmayan tarafı sorumlu tutarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Tazminat davası açmak için, kazanın neden olduğu zararın, kusurlu tarafın kusurundan kaynaklandığını kanıtlamak kesinlikle önemlidir. Bu tür davalar, genellikle trafik kazası tespit tutanağı, görgü tanıklarının ifadeleri, sağlık raporları ve diğer delillerle desteklenir. Bu tarz durumlarda hukuki temsil veya avukatlık hizmeti almak oldukça önemlidir. Hukuki destek, davanın etkili bir şekilde yönetilmesine yardımcı olmaktadır.

Trafik Kazasının Ölümle Sonuçlanması Nedeniyle Dava Açma Hakkına Sahip Kişiler

Trafik kazasının ölümle sonuçlanması durumunda dava açma hakkına sahip kişiler, genellikle ölen kişinin yakınları ve mirasçılarıdır. Türkiye’de bu konuda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanmaktadır. Aşağıdaki kişiler, trafik kazasında yaşamını yitiren kişinin ölümüne neden olan taraflara karşı maddi ve manevi tazminat taleplerini içeren bir dava açabilir. Trafik kazasının ölümle sonuçlanması nedeniyle dava açma hakkına sahip kişiler aşağıdaki gibidir:

  • Çocuklar
  • Evlatlık
  • Anne ve baba
  • Kardeşler
  • Burs alan öğrenciler gibi ölenin düzenli yardımını gören kişiler
  • Aynı çatı altında birbirlerine yardım ve hizmet ederek yaşayan birinci derecede yakınlar
  • Aynı çatı altında uzun süreden beri ölenle birlikte yaşayan resmi nikahsız eş
  • Evlilik hazırlıkları içinde oldukları ve ölümle bu olanağın ortadan kalktığını kanıtlanmak koşuluyla nişanlılar

Ölen kişinin yakınları ve mirasçıları arasında şu kişiler dava açma hakkına sahip olabilir:

Eş: Ölen kişinin eşi, trafik kazası sonucu yaşamını yitirmişse, davanın açılmasında hak sahibidir.

Çocuklar: Ölen kişinin çocukları, trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirmişse, davanın açılmasında hak sahibidir.

Anne-Baba: Ölen kişinin anne ve babası, trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirmişse, davanın açılmasında hak sahibidir.

Kardeşler: Ölen kişinin kardeşleri, trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirmişse, davanın açılmasında hak sahibidir.

Yazı dolaşımı